8 Mart 2009 Pazar

"Sen anlattıkça şüpheye düşüyorum, kendi bilgimi, hatırladıklarımı sorguluyorum. Bir yandan anlattıklarının yalan olduğunun farkındayım, gülümsüyorum. Yalan söylüyorsun. Onaylıyorum söylediklerini ve hatta takdir ediyorum.

İnandığımdan değil. Öyle gerektiğinden."


Yalan söylemek yanlıştır gibi bir önermeyle gelecek değilim, bu dünyanın en yüzeysel önermesi olacaktır sanırım. Zira durumlar, kişinin değer yargıları, karşıdakinin tutumu ve benzeri tüm değişkenler ele alındığında yalan söylemenin doğru söylemekten daha doğru sayılabileceği görülebilir. Kişi, her ne kadar bu tercih edilse bile, her ortamda kendini olduğu gibi yansıtamaz, hatta ekstrem durumlar dışında bu beklenmemelidir de belki.

Bunun yanında aslen (genelde) doğru söylemek yalan söylemekten daha kolaydır, zira açık verme/yakalanma gibi bir ihtimal yoktur; zaten açıksınızdır. Evet, kaybedeceğiniz şeyler varsa onları kaybedersiniz, ve sanırım bu durumda doğru söylemenin kolaylığı, kaybedilecek şeylerin değeriyle ters orantılı. Doğrunun, o ana kadar oluşturduğunuz tüm izlenimi yıkma ihtimali ni görüyorsanız mesela, ve yarattığınız izlenimi bizzat "siz" yarattıysanız, şu ana kadar yaptıklarınızın boşa gitmesini tercih etmezsiniz tabii ki, bunu da normal sayabiliriz.

Ama burada iki durum söz konusu. Birincisi; söz konusu durumları saklamak için illa bir şeyler uydurmanın gerekliği tartışılır. Hiçbir şey söylememek, yok gibi davranmak belki daha mantıklı bile olabilir. İkincisi; yine söz konusu durumları saklamak için yazılan hikayenin önceden söylenenler/yazılanlarla tutarlı olmasıdır. Önceden söylenenlerin/yazılanların tam tersi bir tutum takınmak -ne yazık ki- hikayeyi daha inandırıcı değil daha "senaryo" yapmaktadır.

Kendini saklama ihtiyacını geçtim, hatta sırf bu yüzden yalan söyleyenlere kaşlarımı bile çatmıyorum artık, ama bu uğurda illa bir yalan söylenecekse dikkatli olmak gerekir yahu. Doğruya paralel bir yalanla kendini saklamak daha mantıklıdır sonuçta doğruya zıt bir yalanla saklamaktan. İşin içinde karşınızdakini "salak" yerine koymak da var, kendi "şaşkın"lığınızı kanıtlamak da. Söylediğinizin yalan olduğunu üstüne basa basa belli etmek dışında yaptığınız bir şey de yok üstelik.

İşin içinde bu kadar korkutucu olan kendini saklama ihtiyacının çok büyük olması. O kadar büyük olması ki saçmalatması. Üzerime alındığımdan değil, paralel olmadığından; aynı yalan muhtemelen "tuttuğu" için birçok kişiye daha anlatılacak, kimseninse önceden söylenenlere dönüp bakmak aklına gelmeyecek.

Ve kızdığımdan değil. Alıştım ve anlıyorum da üstelik; ortaokulda da böyleydi bu, lisede de, şimdi de aynı durum var. Tek sorun; bu farklı zamanlardaki aynı durumlara daha "gelişmiş" tepkiler verememek. Keskin düşüncelerimin olmasını isterdim bu konuda, böylece şu olayın farkında olduğumu belli edebilirdim bana yalan söyleyen herkese karşı. "Hıhı, aa ne güzel" demektense "yahu sen bunu bunu diyorsun da ağır yalan farkındasın değil mi" diyebilmek hoş olurdu.

Belki de gereken budur zaten, gülümseyip onaylamaktansa.

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP